Koltuk Deyince!

Koltuk deyince aklınıza ilk olarak oturma odalarında ki koltuğu geldiğini düşünüyorum. Elbette o da evdeki konforunuz açısından önemli bir faktör.

Ama o herkesin kendi ekonomisine, göz zevkine ve konforuna göre aldığı, yada almaya çalıştığı için beni ilgilendirmiyor.

Eskiden misafir odasına alınan koltuklar özenle seçilirdi. Arada bir gelen misafire hoş görünelim, ayıp olmasın diye ama artık oda kalktı. Misafir odaları şimdi oturma odası olduğu için yıpranma daha erken oluyor oda koltuk değişimini hızlandırıyor.

Fakat öyle bir koltuk var ki eskidi değiştirelim desen bile değişim yapmamak için bırak eski olsun ama benim olsun derdindeler.

Kütahya’da koltuk sahibi olanlara bir göz atın. Hatta ülke genelinde bir göz atın. Birde oralara oturmak için can siperhane mücadele edenleri gözden geçirin.

Acaba neden diye.

İlk önce koltuğa oturmak için yapılan her şey, söylenen ve verilen her söz mübah. Koltuğa oturduktan sonra ise sen sağ, ben selamet.

Her yerde aynı isimler yıllardır çöreklenmiş durumda. Buna başkan sıfatı alınan her koltuğu dahil edebilirsiniz. Şimdi diyecekler ki biz seçimle geliyoruz. Bırakın arkadaşlar sizi seçenleri siz oraya oturtursanız başka bir ihtimali düşünebilirmisiniz?

Yada o koltukta oturmak için verdiğiniz toleransları siz görebiliyor musunuz? Mutlaka hizmet için oradasınızdır. Buna hiç şüphem yok.

O koltuk olmasa kaç kapıyı açabilirsiniz acaba?

Bu arada bir koltuk sevdamızın olmadığını ifade edelim. Aklınıza bir şey gelmesin.

Çünkü bizde koltuk alırsak sisteme uyar ve o koltuğa etrafımızda bulunacak şak şakçılardan dolayı çok bağlanabiliriz.

Çünkü bu bir hastalığa dönüşmüş durumda. Tedavisinin olduğuna da inanmıyorum.

Bakıyor ve Kütahya’mın geleceği adına üzülüyorum desem kendimi kandırmış olurum.

Artık üzülmüyorum. Çünkü insanları o koltuğa oturtanlarda bizleriz. Nitekim çok sıkıştık mı “Tanıyamamışız” “Benim tanıdığım bu değil” “Sonradan değişti” gibi cümlelerle kendimizi savunuyoruz.

Her zaman deriz ya “Koltuğa güç vermek mi? Koltuktan güç almak mı?” Kütahya’da genelde koltuktan güç alınıyor. Yada maddi durumu iyi ise ekonomisi ile güç verdiğini sanıyor bizim insanımız.

Gerçekten koltuğa güç verecekler, memlekete hizmet edecekler ise “lanet olsun” deyip kendisini geriye çekiyor.

Koltuğa oturanlardan ricam.

Koltuğa güç verecek olanları bulup yanınıza almaya çalışın. Tabi gelirlerse. Belki koltuktan kaldırır diye tehtit algılayabilirsiniz ama yine de hizmet etmek isterseniz bir düşünün.

Kütahya’da yetişmiş insan olmasına rağmen yok diyebilirim.

Çünkü insanlar Kütahya’dan kaçıyor. Nesinden mi? Dedikodusundan, birbirini çekememesinden, gıybetinden, yalan dolan insanların laflarından, boş boş konuşup birbirine zarar vermesinden.

Her zaman derim biz zeybek oynamaya devam edelim, elin oğlu halay çekiyor.

Düğün değil, bayram değil, nereden çıktı bu koltuk yazısı diyenleri duyar gibiyim. 2025 yılı geliyor. Her yeni sene girdiğinde birileri koltuk sevdası için sahaya çıkar. Mutlaka bu yılda çıkacaklar olacaktır.

Ama gerçekten hizmet etmek isteyenleri Kütahya’nın erkleri bulacak ve çıkartacaktır. Buna eminim. Kütahyalı artık her anlamıyla soran, sorgulayan ve mücadele eden bir kimliğe bürünmeli. Olmadığı sürece herkes bu dünyada kendisine verilen yaşam süresini tamamlar ve gider. Yad edilmek için hizmet etmek gerekir.

Tabi birileri size bunu müsaade ederse.

Kalın Sağlıcakla…

PAYLAŞ