IĞDIRLI HASAN ONBAŞI… KUDÜS ve MESCİD-İ AKSÂ

Mevki Kudüs, mekân Mescid i Aksâ.

Tarih 21 Mayıs 1972 Cuma.

Onu, merdivenin başında gördüm. İki metreye yakın bir boy…

İskeletleşmiş vücudu üzerinde bir garip giysi…

Başındaki kalpak mı, takke mi, fes mi? Hiçbirisi değil.

Oraya dimdik, dikilmiş; yüzüne baktım da, ürktüm.

Hasadı yeni kaldırılmış kıraç toprak gibi.

Yüz binlerce çizgi, kırışık ve kavruk bir deri kalıntısı.

Yanımdaki rehbere, “Kim bu adam?” dedim.

Omuz silkti, “Bilmem.” diye cevap verdi. 

Bir meczup işte… Ben bildim bileli, yıllardır burada durur. Çakılı gibi, hâlâ duruyor ya… Kimseye bir şey sormaz. Kimseye bakmaz, kimseyi görmez.

Kan mı çekti nedir? Yanına vardım.

Türkçe, Selâmün Aleyküm baba!” dedim.

Torbalanmış göz kapaklarının ardında donuk gözlerini araladı, yüzü gerildi.

Bana, bizim o canım Anadolu Türkçemizle cevap verdi: 

Aleykümüsselam oğul!.. 

Donakaldım; ellerine sarıldım, öptüm, öptüm… 

Kimsin sen, baba?” dedim.

Ben” dedi, “Kudüs’ü kaybettiğimiz gün buraya bırakılan artçı bölüğünden…

Elindeki silahın namlusuna sürdüğü fişekleri ateşler gibi zımbaladı: 

Ben, o gün buraya bırakılmış 20. Kolordu, 36. Tabur, 8. Bölük, 11. Ağır Makineli Tüfek Takım Komutanı Onbaşı Hasan’ım… 

Yarabbi! Baktım, bir minare şerefesi gibi gergin omuzları üzerindeki başı, öpülesi sancak gibiydi… 

Ellerine bir kere daha uzandım.

Gürler gibi mırıldandı: 

Sana, bir emanetim var oğul. Nice yıldır saklarım. Emaneti yerine teslim eden mi? 

Elbette” dedim, “buyur hele!..” 

Memlekete avdetinde yolun Tokat Sancağı’na düşerse… Git, burayı bana emanet eden kumandanım Kolağası Musa Efendi’yi bul. Ellerinden benim için öp!

Sonra, kumandanı olduğu takımın makinelisi gibi gürledi: 

O’na de ki, 11. Makineli Takım Komutanı Iğdırlı Onbaşı Hasan, o günden bu yana, bıraktığın yerde nöbetinin başındadır.

Öleyazdım.” diyor, bu olayı bizzat yaşayan tarihçi merhum İlhan Bardakçı!

Tam 52 yıldır Mescid-i Aksâ‘nın avlusunda nöbet tutan bu sadakate, bu imana, bu sebata, bu kahramanlığa, bu sevdaya nasıl ölünmez ki!..

* * *

Kudüs!…

Üç kutsal şehrin üçüncüsü!..

İslâm’ın muazzam, muteber ve mübarek beldesi!..

Sezai Karakoç‘un ifadesiyle “Gökte yapılıp yere indirilen şehir.

Resmî sınırlarımızın dışında olsa da kalbî sınırlarımızın içindeki müstesna yer!..

Yavuz Sultan Selim‘le 1517 yılında bir şenlik alayı ile girdiğimiz ve tam dört asır adaletle hükmettikten sonra yüzlerce eser ve kahramanlık menkıbesi bırakarak İngiliz postallarına terk ettiğimiz kutsal topraklar!

Canımızı dişimize takarak, ot yiyerek, çarık kemirerek, kanımızın son damlasına kadar savunduğumuz şehirdir Kudüs.

1917 yılının sonbaharında, güz yaprakları dökülürken kaybettik Kudüs‘ü.

130.000 kişilik barbar ve işgalci İngiliz ordusu ekim ayında Gazze‘ye çıktı.

Kasımda Yafa ve aralıkta Kudüs!..

Cepheden cepheye savrulmaktan yorgun düşmüş, cephanesi kalmamış, Edirne’den, Maraş’tan, Erzurum’dan, Kütahya’dan, Diyarbakır’dan, Manisa’dan ve nice Anadolu şehirlerinden kopup gelen vatan evlatları üç ay dayanabildi.

İngiliz General Allenby hatıralarında anlatır:

Türkler, savaş kabiliyetlerini tamamen yitirdiler ama hala çarpışmaya devam ediyorlar. Bir avuç Türk’ün siperlerde mahpus olduklarını bile bile ateşi kesmemeleri ve mücadele etmeleri yüzünden zaman kaybediyoruz.

Zeytindağı eteklerinde şiddetli çarpışmalarda 30.000 Mehmetçik şehit oldu.  

O gün ağlayarak terk ettiğimiz bu bölgede yaklaşık yüz yıldır gözyaşı hiç dinmedi.

Ve Mescid-i Aksâ!..

Mi’rac gecesinde, Rasulüllah’ın imamlığında tüm peygamberlerin birlikte secde ettiği yer!

Yavuz Sultan Selim‘in fetih günü, 12.000 şamdanın aydınlığında ordusuyla yatsı namazını namaz kıldığı mübarek mescid!

Son günlerde Mescid-i Aksâ ile ilgili üzücü, üzücü olduğu kadar da dehşet verici haberler gelmekte.

İsrail askerlerinin, saygısız ve vahşi bir şekilde mescidin içine kadar girdiği ve ibadet için orada bulunan Müslümanlara saldırdığı bildirilmektedir. Yapılan vahşi saldırıları en yüksek sesle kınıyoruz. Sadece kınamakla kalmayıp İsrail’e karşı daha etkili yaptırımların uygulanması gerektiğini düşünüyoruz.

PAYLAŞ